19 Ağustos 2010 Perşembe

Seks, Seks, Seks...

Eğer seks yapmak eşcinseller için bu kadar kolaysa neden bazı azınlıklar zor olanın peşinden koşuyor? Beyaz atlı prens uzun onyıllar önce uzak diyarlara gitti, bile bile onu aramanın bizi bir yere götüreceğinden şüpheliyim. Zaten onu bulsak da prens artık ömrünün son demlerindedir herhalde. Hem prens klasmanında hem de olgun bir beraberlik yaşayabilecek bir genç bu devirde yetişmiyor. Eşcinseller beraberliklere de prenslere de inanmıyor.

Son yıllarda geyleri bir tek seks paylaşmaya yönlendiren, beyaz atlı prensin sadece masallarda olduğunu fark etmemiz mi; hayal kırıklıkları mı; yoksa teknolojik imkanların ve alternatiflerin bu kadar çeşitlenmesi mi merak ediyorum. Nedir bizleri duygusal paylaşımlara kapatan?

Yaptığım üç beş flörtte, tıkandığımız noktada karşı tarafın sıkıntısının ne olduğunu anlamak için derinlere indiğimde ya kalp kırıklıkları ya da güzellik sayesinde herkesi elde edebilmenin verdiği rahatlık yattığını gördüm. Anlayacağınız hala eşcinsel beraberliklerine inanan küçük bir azınlığın dışında genç ve orta yaşlı eşcinsellerin ya kalbi kırılmış, psikolojisi bozuk; ya da sürekli oyunlar oynuyor ve bir seks çubuğu olmuş durumdalar.

Ergenlik yılları boyunca duygularını ve arzularını gizleyen, bunlarla olgunlaşan eşcinsel çocuklar malesef ilk gençlik yıllarıyla birlikte artık internet ve barlar sayesinde seks yapmanın ne kadar kolay olduğunu keşfediyorlar, aynı şekilde bir iki de kazık yediler mi, beraberlik yaşamanın ne kadar çileli olduğunu, kalp kırıklıklarını deneyim ediyorlar. Bir süre sonra paylaşımları sadece seksten ibaret oluveriyor. Hayatlarında pek duygu yok, biraz muhabbet var, bol bol da seks var.

Heteroseksüel dünyasında seks kolay yapılır birşey olmadığından son zamanlarda günümüzün eşcinsellerinden olmak bir erkek için avantaj mı, dezavantaj mı düşünmeye başladım. Eskiden eşcinselliğin zorluklarından herşeyi kapalı kapılar ardında yaşamaktan yakınırdık. Oysa artık odalara gizleyeceğimiz duygularımız yok. Sadece seks yapıyoruz. Bu da doğası gereği kapalı kapılar ardında yapıldığından eşcinsel olduğumuz için ortaya çıkan ekstra bir kısıt yok; sonunda eşcinselliğimizden memnun olmamamız için bir neden kalmadı.

Artık eski sevgi kelebeklerinin haftada en az 2 kez 'sexdate' yaptığı, kimsenin hayatında tek bir özel adamın, ilişkilerin, duyguların, kısıtların olmadığı bir gey hayatı var... Eşcinsel olduğumuzu bilmeyen heteroseksüel erkek dostlarımız, yakın akrabalarımız evde olmadığımız geceleri kızlarla geçirdiğimizi sanarak yoğun programımıza imreniyor. Hatta onlara tüyo vermemizi istiyor ama “eşcinsel ol, çoğu geyle yatmak için özel birşey yapmana, güzel söz söylemene, çiçek almana gerek olmaz, sadece havalı ol, az konuş, direkt sadede gel yeter" diyemiyoruz haliyle.

Evet eşcinsellik günümüz geyleri için bir avantaj. Artık hiçbirimiz yıpranmıyoruz, kimseyi sevmiyoruz, bireysel dünyamızda karşı tarafla sadece penislerimizi paylaşıyoruz. Onu da 10 dakika bilemedin yarım saat sonra geri alıyoruz.


Tüm bu yoğun aktivitelerin içinde bir yandan da yaşlandığımdan olsa gerek, merak ediyorum; 55 yaş üstü geyler ne yapıyor, neredeler, kiminleler? Fiziksel çekiciliğini yitirmeye başlamış ve seks makinesi olmayanlar (söz meclisten dışarı) ne paylaşıyor?

Bugünü yaşıyoruz; seks, seks seks... Peki bundan 20-30 sene sonra şu anki genç seks makineleri olan bizler nerede olacağız? Şüphesiz o zaman da şimdiki mantalite ile sıradan ve seri seks yapmaya devam edebiliriz ama bu durumda da aklıma gelen yeni bir soruyu engelleyemiyorum; yoksa seks yaparken ve aslında tamamen yalnız mı öleceğiz?

autnsl